Eyvah Eyvah! Çocuğumun Otizminden Ben Mi Sorumluyum?
Bir çok anne baba ile olan görüşmelerimiz esnasında yoğun suçluluk duygusu ile başetmeye çalıştıklarını gözlemlemekteyiz. Çocuğumun otizmli olduğunu bebekken farkedebilir miydim? Otizmli çocuklarda bebeklik döneminde ne gibi belirtiler gözlemlenir? Acaba hata bende mi? Hata eşimde mi? Çocuğum ile az mı ilgilendim? gibi sorular içlerini yiyip bitirmekte.
Aillerimizin sorularına cevaben paylaşmak istiyorum ki:
Bebekler ile yapılan çalışmalar sağlıklı gelişim için duygu ve ilişkinin en gerekli faktör olduğunu ortaya koymaktadır. Sosyal duygusal gelişim basamaklarının pek çoğu bebeğin gelişiminin ilk yılında tamamlanmaktadır.
Normal gelişim gösteren çocukların sosyal iletişim becerilerinden şöyle bir göz atmakta fayda var. Ebeveynler bahsettiğim ay grubuna ait becerileri bebeklerinde gözlemlemedikleri takdirde bir sorundan şüphelenebilirler.
Normal gelişim gösteren bir bebek 6 haftalıkken annesi ona gülümsediğinde, gülümsemesine karşılık verir. Burada önemli olan nokta çocuğun sebepsiz yere gülmüş olması değil, annesi ona güldüğünde gülümsemesine karşılık vermesidir.
2-3 aylık olan bir bebek artık agulamaya da başlamıştır. 4-5 aylık bir bebeğin ise agulamayı belli bir tonlamada yapmaya başladığı görülmektedir. Bebek sesini yükseltip, alçaltır ya da soru sorar gibi sesler çıkarır. Ayrıca bu iletişim sırasında bebek sıra almaktadır. Annesi bir şey dedikten sonra durduğunda agulamaya başlayıp, annesi konuşmaya başladığında susarak dinlemektedir.
9-10 aylık bir bebek annesinin hareketlerini takip eder. Örneğin annesi onu doktorun odasında bırakıp çıktığında ya da başkasının kucağına verdiğinde ağlamaya başlar. Ayrıca bebek ismini bilir ve kendisine ismiyle seslenildiğinde dönüp bakar. Kendisine bir şey söylendiğinde anlamlı olmasa da bir tepki verir ve bu tepkiyi verirken göz teması kurar.
11-12 aylık bir bebek ebeveyniyle sözel ve işaret yoluyla etkileşime girer ve bundan zevk alır.
Örneğin dışarıda bir kedi ,köpek yada ev misafirliğinde fanusta yüzen bir balık gördüğünde bunu parmağıyla annesine gösterir ve annesinin tepki vermesini bekler. Parmağıyla gösterirken anlamsız sesler üretebilir. Bu dönemdeki çocuklar belli sözcüklerin yerine anlamsız sesler kullanmaya başlamıştır ve istediklerini bu şekilde dile getirirler.Şeklideki sorularına istinaden
Otizmli çocuklar başta iletişim ve sosyal beceriler olmak üzere kendini ifade edebilme ve söyleneni anlama becerilerinde büyük sorun yaşarlar. Otizmli bir çocukta kendisine söylenenleri papağan gibi tekrar etme (ekolali), iletişim kurmada isteksizlik, dünya umrunda değilmiş gibi davranabilirken (hiposensetive) öte yandan çocuk bir duyu ile ilgili çılgınca arayış içinde olabilir. Bazen de duyulara karşı aşırı tepkili (hipersensetive) olabilir. Komutları yerine getirmeme, jest ve mimikleri anlayamama, görülebilir. Ayrıca otizmli çocuklarda takıntılı davranışlar, günlük rutin düzenin bozulmasına aşırı tepki ve sebepsiz yere gülme ve ağlama davranışı ortaya çıkabilir.
Ebeveynler çocuklarında otizm olduğunu en erken kaç yaşında anlayabilirler?
Otizmli çocuklarda iletişime yönelik belirtiler bir yaşından önce fark edilmeye başlanmaktadır. Ebeveynleri çocuklarının iletişim becerilerini gözlemleyerek sosyal gelişimlerinde bir anormallik olup olmadığını belirleyerek erken tanı konmasına yardımcı olabilirler. Otizmli çocuklarda erken tanının önemi kritiktir, çünkü erken tanı sayesinde çocukta yoğun eğitime zamanında başlanarak, ilerleme sağlamak mümkündür.
Ailellerimiz diyor ki; “floortime sadece oyun imiş. Çocuğum koca bir seansta oyun oynayıp çıkacak mı? Seans veya eğitim böyle olur mu hiç? Eeee ne zaman eğitim yapacaksınız? Kaç derstir geliyoruz hala eğitime başlamadınız.”
Sevgili anne babalar; Floortime sadece oyun oynamak değildir. Hedef çocuk ile etkileşim sağlamaktır. Oyuncakları oynatmak değil oyuncakla eğlendirmek hiç değildir. Çocuğun fikirlerini yapılandırması oyun esnasında gelişir.Çocuk öykü yaratmak için oyuncakları kullanır ve bu öyküler sayesinde hissettiği istek ve arzularını yaşar. Bu fikirlerle beslenmiş oyunla birlikte sözcüklerin uzanımlı kullanılışları da gelir.
İletişim ve sosyal alanda yaşanan problemler otizmin en tipik sorunudur.Otizm tedavisinde bir çok yöntem uygulanmaktadır. Her otizmli çocuk özeldir ve kendine özgü belirtiler taşır. Çocuk içinde bulunduğu ortamdaki çevresel ve bireysel uyaranları, kendi bedeninden kaynaklanan uyaranları alma, entegre etme, yönetme ve tepki gösterme konusunda farklı kapasiteye sahiptir.İlişkilendirme ve ilişki kurma açısından farklı gelişim özellikleri olan çocukların hiç biri diğerine benzemez.
Floortime Terapisindeki amaç, çocuğun çevresindeki bireylerle daha iyi iletişim kurabilmesini sağlayarak, sosyalleşmesini sağlamaktır.
Terapi sürecine mutlaka ebeveynler dahil edilir . Ben şahsen terapi salonuma annne ve babaları alarak adım adım gözleyerek ,ne yapmaya çalıştığımı anlatarak onlara yol gösterici olmayı tercih ediyorum. Süreç içinde ebeveynin çocukla iletişimi gözleyerek geri dönütlerle istenilen noktaya gelinmesi yönünde çalışıyorum. Böylece ebeveynlerin de desteğiyle çocukta daha hızlı ilerleme sağlamak mümkün oluyor.
Terapi esnasında DIR modelinin temel ilkeleri çerçevesinde çocuğun gelişimsel problemlere yönelik eğitsel uygulamalarda içten dışa doğru gelişim hedeflenir . Önce çocukla ilişkisel olmalıyız. Çocuğun gelişim seviyesine uygun davranmalıyız (örneğin; sallanma dav için sallanmadan daha büyük bir şey yapacağız)
Bu esnada çocuğun liderliği izlenerek bireysel farklılıklar önemsenir ve çocuğun güçlü yönlerini dikkate alınır. Terapist çocuk ile ortak bir dünyayı paylaşır, çocuğun katılımı ve iletişimini önemser hem çocuğu hem kendini regüle ederek bağlantılar oluşmasına yardımcı olur. Terapi esnasında duyusal deneyimler bir uyaran olarak algılanır ve bu deneyimlerden çocuğun anlam çıkarması sağlanmalıdır.
Son olarak diyebilirim ki ; oyunun çocuğun gelişimine etkileri arasında zihinsel gelişim en önemlilerinden biridir. Oyun oynamak çocukların özellikle dil gelişimini destekler. Çocuklar oyun oynarken yeni kelimeler keşfederler ve o kelimeleri cümlelerde nasıl kullanmaları gerektiğini öğrenirler. Böylece, duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade ederek özgüvenlerini geliştirirler.
Bunun dışında , çocuklar hayatı yaşadıkları toplum ve çevrenin özelliklerine göre öğrenirler. Oyun oynamak da bulundukları çevreyi keşfetmelerinin yanında algı, düşünme ve öğrendiklerini analiz edebilme gibi becerilerin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Çocuklar aynı oyunları farklı yollarla oynayabilirler; bu da farklı düşünebilme ve bunu hayata uygulayabilme becerilerinin gelişmesini desteklemektedir.
Sevgiyle kalın.