Oral Motor Terapisi
Oral motor bozukluklar, hem çocuğumuz için hem de aileler için çeşitli zorluklar anlamına gelmektedir. Kişi hiçbir şekilde ağızdan beslenmiyor olabilir, böyle olduğunda da oral hareket örüntülerini gözlemlemek çok güçleşmektedir.
Yutma; dudaklar, dil, damak, farinks, larinks ve ösefagus kaslarının koordine çalışmasını gerektiren dinamik bir olaydır. Oral ve faringeal anatominin olgunlaşması ve emme sürecinin evrimi, beyin ve sinir sisteminin gelişimine paralel seyreder. Bu öğelerden herhangi birindeki anatomik anormallikler ve etkinlik, süre ve zamanlamadaki bozukluk direkt aspirasyona (besinin soluk borusuna kaçması) neden olabilir.
Bebek ve çocuklar davranışsal, gelişimsel veya nörolojik durumlar, solunum problemleri, reflü veya yarık dudak veya damak gibi yapısal bozukluklar nedeniyle yutma problemleri yaşayabilirler. Yutma bozukluğu, dehidratasyon (sıvı kaybı), malnütrisyon (beslenme yetersizliği), bronkospazm (nefes darlığı) ve havayolu tıkanıklığı, aspirasyon pnömonileri ve kronik akciğer enfeksiyonları gibi birçok komplikasyonla sonuçlanabilir. Çocuklarda yutma problemlerinin semptom ve bulguları kusma, öksürük ve/veya boğulma gibi çok belirgin semptomlardan sessiz aspirasyonda hiçbir semptom görülmemesine kadar geniş bir yelpazede görülebilir.
Hayatın ilk iki yılı içinde düzenli, uygun kilo alımı büyüme ve beyin gelişimi için önemlidir. Küçük bir çocukta kilo alımının duraklaması daha büyük çocuklardaki ve erişkinlerdeki kilo kaybı gibidir.
Bebeklerde yutma bozukluğunun bazı önemli bulguları şunlardır:
- Çocuğun yemeye ve beslenmeye ilgisizliği, beslenme sırasında kasların gerilmesi
- Beslemek için gerekenden fazla zaman harcanması
- Yemeğin veya sıvıların ağızdan akması, kusma
- Beslenme sırasında öksürük veya öğürme
- Beslenme sırasında solunum zorluğu/stridor
- Büyüme geriliği
- Yutma sırasında dil itme (“tongue thrust”).
Bu tür bulgular gözleniyorsa önce yutma alanında uzman bir doktor daha sonra da terapistin görmesi çocuğunuzun gelişimini önemli ölçüde etkileyecek bir durumdur.
Yutma dışında oral motor terapi ihtiyacı katı besinleri çiğnememe sorunlarında da önemli bir yere sahiptir. Çiğneme, katı besinin azı dişler vasıtası ile öğütülmesi ve lokmanın yutulmaya hazır hale getirilmesi olarak tanımlanan bir fonksiyondur. Çiğneme fonksiyonu sonradan öğrenilen bir davranıştır. Çocuğun altıncı ayda çiğneme fonksiyonu gelişmeye başlar ve dokuzuncu aya doğru koordine hareket devam eder. Deneyim ile birlikte çiğneme etkinliği artar. Çiğneme fonksiyonu bazı çocuklarda gelişim basamaklarına uygun olarak gerçekleşmez. Gelişimsel, medikal veya oral motor problemleri olan birçok çocuk katı besinleri öğütme ve yutmada zorluk yaşar. Bu problem kendini çocuğun ağzına verilen besini dışarı atması, besini yanakta biriktirip tutması, tam çiğnenmemiş besini yutmaya çalışması, yutma esnasında öğürme ve boğulma yaşaması, çiğnemeyi dudak ve dil arasında sıkıştırma hareketi ile yapmaya çalışması, emme şeklinde besini öğütmeye çalışması gibi durumlarla kendini gösterir. Bu yüzden çocuğun çiğneme yeteneğinin erken dönemde değerlendirilmesi ve tedavi hedeflerinin belirlenmesi çok önemlidir.
Yine bu problemlere salya kontrolünde zayıflık da eşlik edebilir ya da tek başına görülebilir. Salya akması ağız sekresyonlarının kontrolünün yetersiz olması sebebiyle tükürüğün ağızdan istemsiz ve pasif olarak dökülmesidir. Sürekli salyası akan çocuklarda, ciltte soyulmalara ve enfeksiyonlara sık rastlanmaktadır. Tükürüğün yutulamaması aspirasyon pnömonisi ile sonuçlanabilmektedir. Bebeklerde önlüğün ve giysilerin sürekli değiştirilmesi, mobilyaların, halıların ve elektronik aletlerin devamlı olarak temizlenmesi gerekmektedir. Salyası akan çocuklar daha az kucağa alınacağından sevgiden ve sosyal iletişimden yoksun kalabilmektedir. Daha büyük çocuklarda, salya akması akranlarından utanmasına sebep olabilmekte, bu durum arkadaşlık ilişkilerini etkileyebilmektedir.
Salya akışı 2 yaşından küçük çocuklarda normal kabul edilmektedir. Bazı durumlarda 4-6 yaşından büyük çocuklarda özellikle diş çıkarırken görülmektedir. Sıklıkla orofasiyal dokuların ve yutmanın olgunlaşması ile çözülmektedir. Daha büyük çocuklarda salya akışı genellikle, serebral palsi (SP), amyotrofik lateral skleroz (ALS), parkinson hastalığı, travma, inme, yüz felci, ağır mental retardasyon, nöbetler, ensefalopati ve ensefalit gibi nöromüsküler şikayeti olan hastalarda görülmektedir. Bu hastalıklar, yutmanın oral fazı sırasında koordinasyon bozukluğu oluşturmakta, salyanın ağzın ön bölgesinde birikmesine ve ağızdan dökülmesine neden olmaktadır. Salya akışının sebebi genellikle salyanın fazla üretilmesi değildir.