Çocuğumun Oral Motor Terapiye İhtiyacı Var mı?
Fizik tedavi denince ailelerin birçoğunun aklına çocuklarının yürümesi, oturması ve bağımsız hareketlerinin arttırılması için yapılan egzersizler gelmektedir. Oysaki en temel ihtiyacımız olan sağlıklı bir beslenmenin de terapi ile kazandırılabileceği halen az sayıda kişi tarafından bilinmektedir. Sağlıklı bir beslenme çocuğumuzun gelişimi için çok önemlidir.
Oral motor terapi dediğimizde aklımıza gelmesi gereken ve çalışılması gereken yapılar; dudaklar, yanaklar, dil, yüz ve çene kasları ve diğer ağız içi yapılar olmalıdır. Birçok rahatsızlıkta bu yapılar etkilenmekte ve yutma, çiğneme, katı besine geçememe, ağız farkındalığında zayıflık, konuşma problemleri ve salya kontrolünün zayıf olması gibi sorunlara sebep olmaktadır.
Oral motor bozukluklar, hem çocuğumuz için hem de aileler için çeşitli zorluklar anlamına gelmektedir. Kişi hiçbir şekilde ağızdan beslenmiyor olabilir, böyle olduğunda da oral hareket örüntülerini gözlemlemek çok güçleşmektedir.
Yutma; dudaklar, dil, damak, farinks, larinks ve ösefagus kaslarının koordine çalışmasını gerektiren dinamik bir olaydır. Oral ve faringeal anatominin olgunlaşması ve emme sürecinin evrimi, beyin ve sinir sisteminin gelişimine paralel seyreder. Bu öğelerden herhangi birindeki anatomik anormallikler ve etkinlik, süre ve zamanlamadaki bozukluk direkt aspirasyona (besinin soluk borusuna kaçması) neden olabilir.
Bebek ve çocuklar davranışsal, gelişimsel veya nörolojik durumlar, solunum problemleri, reflü veya yarık dudak veya damak gibi yapısal bozukluklar nedeniyle yutma problemleri yaşayabilirler. Yutma bozukluğu, dehidratasyon (sıvı kaybı), malnütrisyon (beslenme yetersizliği), bronkospazm (nefes darlığı) ve havayolu tıkanıklığı, aspirasyon pnömonileri ve kronik akciğer enfeksiyonları gibi birçok komplikasyonla sonuçlanabilir. Çocuklarda yutma problemlerinin semptom ve bulguları kusma, öksürük ve/veya boğulma gibi çok belirgin semptomlardan sessiz aspirasyonda hiçbir semptom görülmemesine kadar geniş bir yelpazede görülebilir.
Arvedson ve arkadaşlarına göre, anne-babalara aşağıdaki dört soruyu sormak yutma bozukluğunu belirlemek ve yutma terapistine yönlendirmek için gereklidir:
*Yemek zamanları ne kadar sürüyor?
Otuz dakikadan fazla ise problem vardır. Uzamış beslenme zamanı ileri incelemeyi gerektirir.
*Yemek zamanları stresli mi?
Bu sıkıntının nedenleri ne olursa olsun ileri araştırmalar gereklidir. Yutma bozukluğu olan çocukların aileleri yemek zamanlarını sıklıkla “dehşet” olarak tanımlarlar.
*Çocukta herhangi bir solunum bozukluğu bulgusu var mı?
Bu bulgular hızlı soluma, hırıltılı ses, besinlerin burundan gelmesi olabilir. Yakında geçirilen solunum yolu hastalıkları da aspirasyonun bulgusu olabilir.
*Çocuk son 2-3 ayda kilo alamadı mı?
Hayatın ilk iki yılı içinde düzenli, uygun kilo alımı büyüme ve beyin gelişimi için önemlidir. Küçük bir çocukta kilo alımının duraklaması daha büyük çocuklardaki ve erişkinlerdeki kilo kaybı gibidir.
Yine bebeklerde yutma bozukluğunun bazı önemli bulguları şunlardır:
- Çocuğun yemeye ve beslenmeye ilgisizliği, beslenme sırasında kasların gerilmesi
- Beslemek için gerekenden fazla zaman harcanması
- Yemeğin veya sıvıların ağızdan akması, kusma
- Beslenme sırasında öksürük veya öğürme
- Beslenme sırasında solunum zorluğu/stridor
- Büyüme geriliği
- Yutma sırasında dil itme (“tongue thrust”).
Bu tür bulgular gözleniyorsa önce yutma alanında uzman bir doktor daha sonra da terapistin görmesi çocuğunuzun gelişimini önemli ölçüde etkileyecek bir durumdur.
Yutma dışında oral motor terapi ihtiyacı katı besinleri çiğnememe sorunlarında da önemli bir yere sahiptir. Çiğneme, katı besinin azı dişler vasıtası ile öğütülmesi ve lokmanın yutulmaya hazır hale getirilmesi olarak tanımlanan bir fonksiyondur. Çiğneme fonksiyonu sonradan öğrenilen bir davranıştır. Çocuğun altıncı ayda çiğneme fonksiyonu gelişmeye başlar ve dokuzuncu aya doğru koordine hareket devam eder. Deneyim ile birlikte çiğneme etkinliği artar. Aileler deneyimin arttırılmasında çok önemli bir role sahiptir. Çocuğun çiğneme deneyiminin artması için yumuşak ve küçük miktarlarda besinlerle başlanarak giderek besinin miktarını ve çiğnemeyi zorlaştıracak kıvamlara doğru ilerlenmelidir. Yirmi dördüncü ayda çocuk normal öğünü alıyor durumda olmalıdır ve dört yaşında gelişmiş çiğneme yeteneğine ulaşmalıdır.
Çiğneme fonksiyonu bazı çocuklarda gelişim basamaklarına uygun olarak gerçekleşmez. Gelişimsel, medikal veya oral motor problemleri olan birçok çocuk katı besinleri öğütme ve yutmada zorluk yaşar. Bu problem kendini çocuğun ağzına verilen besini dışarı atması, besini yanakta biriktirip tutması, tam çiğnenmemiş besini yutmaya çalışması, yutma esnasında öğürme ve boğulma yaşaması, çiğnemeyi dudak ve dil arasında sıkıştırma hareketi ile yapmaya çalışması, emme şeklinde besini öğütmeye çalışması gibi durumlarla kendini gösterir. Bu yüzden çocuğun çiğneme yeteneğinin erken dönemde değerlendirilmesi ve tedavi hedeflerinin belirlenmesi çok önemlidir.
Yine bu problemlere salya kontrolünde zayıflık da eşlik edebilir ya da tek başına görülebilir. Salya akması ağız sekresyonlarının kontrolünün yetersiz olması sebebiyle tükürüğün ağızdan istemsiz ve pasif olarak dökülmesidir. Sürekli salyası akan çocuklarda, ciltte soyulmalara ve enfeksiyonlara sık rastlanmaktadır. Tükürüğün yutulamaması aspirasyon pnömonisi ile sonuçlanabilmektedir. Bebeklerde önlüğün ve giysilerin sürekli değiştirilmesi, mobilyaların, halıların ve elektronik aletlerin devamlı olarak temizlenmesi gerekmektedir. Salyası akan çocuklar daha az kucağa alınacağından sevgiden ve sosyal iletişimden yoksun kalabilmektedir. Daha büyük çocuklarda, salya akması akranlarından utanmasına sebep olabilmekte, bu durum arkadaşlık ilişkilerini etkileyebilmektedir.
Salya akışı 2 yaşından küçük çocuklarda normal kabul edilmektedir. Bazı durumlarda 4-6 yaşından büyük çocuklarda özellikle diş çıkarırken görülmektedir. Sıklıkla orofasiyal dokuların ve yutmanın olgunlaşması ile çözülmektedir. Daha büyük çocuklarda salya akışı genellikle, serebral palsi (SP), amyotrofik lateral skleroz (ALS), parkinson hastalığı, travma, inme, yüz felci, ağır mental retardasyon, nöbetler, ensefalopati ve ensefalit gibi nöromüsküler şikayeti olan hastalarda görülmektedir. Bu hastalıklar, yutmanın oral fazı sırasında koordinasyon bozukluğu oluşturmakta, salyanın ağzın ön bölgesinde birikmesine ve ağızdan dökülmesine neden olmaktadır. Salya akışının sebebi genellikle salyanın fazla üretilmesi değildir.
Sonuç olarak çocuğumuzda gözlemlediğimiz bütün bu belirtiler ve sorunlar; oral motor yapılarda ki koordinasyon, esneklik, kuvvet ve duyusal girdi zayıflığından görülebilmektedir. Bunun için alanında uzman doktor ve terapistlerin değerlendirmesi ve terapisi çocuğunuzun gelişimi ve sağlığı için çok önemli bir yere sahiptir.
Fizyoterapist Burcu JAFARLI
Kaynakça:
*Güzin Cinel, Numan Demir, Uğur Özçelik, Aynur Ayşe Karaduman; Çocuklarda yutma disfonksiyonu, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2013; 56: 89-96.
*Uzm. Fzt. Selen SEREL; Karaduman çiğneme performansı skalasının oluşturulması, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı doktora tezi
*Dr. Özlem Martı AKGÜN, Prof. Dr. Feridun BAŞAK; Salya akması (Drooling) ve tedavisi, Atatürk Üniv. Diş Hek. Fak. Derg. Cilt:21, Sayı: 2, Yıl: 2011, Sayfa: 134-140.