Otizmli Çocuklarda Sembolik Oyun ve Dil Arasındaki İlişki
Yaygın Gelişimsel Bozukluklar (YGB) terimi; toplumsal etkileşim, duygusal karşılıklılık, sözel ve sözel olmayan iletişim ve sembolik oyun alanlarında varolan güçlüklerle karakterize bir grup bozukluğu kapsayan şemsiye bir terimdir. Bu grupta yer alan otistik bozukluk, Asperger sendromu ve başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk (YGB-BTA) tanıları; sosyal etkileşim, iletişim ve sınırlı ve tekrarlayıcı davranışlar olmak üzere üç alanda hafiften ağıra değişen düzeylerde yetersizlik ve bozulmanın görüldüğü durumları tanımlar. (DSM -5)
Son yıllarda oyunla eğitimin ve dolayısıyla oyun becerilerinin geliştirilmesi yönünde çalışmalar hızla artmaktadır. Bu artışın sebebi aslında bütün çocukların doğasında var olan oyunun, çok erken yaşta çocuklara çevresi ile etkileşime geçme fırsatı sunarak öğrenme, deneyim kazanma ve araştırma yapma imkanı sunmasıdır ve çocukların gelişiminde ve öğrenmesinde etkili bir unsur olan oyun deneyimlerinin değerinin anlaşılmasıdır. Oyun içinde çocuklar, bir yandan keşfetmeyi, taklit etmeyi ve var olan becerilerini geliştirmeyi öğrenirken, diğer yandan kendi bedenlerini, nesneleri ve yaşamdaki önemlerini öğrenirler. Yaşına paralel çocukların oyun becerileri gittikçe karmaşıklaşmakta ve oyun becerileride gelişmektedir. Dolaysıyla duyusal, bilişsel, sosyal ve iletişim becerilerinin gelişimi de desteklemektedir . Görüldüğü üzere oyunun bilişsel, dil ,sosyal alanlardaki gelişimine olan inanılmaz katkısı sebebiyle oyunun gelişimindeki gecikme ve/veya sapmalar bireyin tüm gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Özellikle otizmli çocukların oyun oynamadaki yetersizlikleri onların sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinde görülen yetersizliğin şiddetini artırabilmektedir.
İşlevsel oyun - Duyu / Sensomotor dönem: 0- 2 yaş döneminde çocuklar bedenlerini ve çevrelerini öğrenme ve tanıma aşamasındadırlar. Bu dönemde işlevsel oyun olarak tanımladığı oyun, çocuğun bedenini, nesneleri ve bunların fonksiyonlarını öğrenerek tekrarlaması ve bunu oyun haline getirmesidir. Bu dönemde, çocuk çevresindeki objeleri ve bedenini yönetmeyi öğrenir. Daha sonra da bu hareketleri tekrarlayarak oyun oynar. Kaşığı bir yere vurduğunda ses çıkardığını duyan çocuk, bu sesi tekrar duymak için kaşığı çeşitli eşyalara vurabilir ve çıkardığı sesleri tekrarlayarak ses oyunları yapabilir. Duyusal oyunlardan beklenilen, 7 duyunun da aktif bir şekilde çalıştırılmasını sağlamak, bu çalışmalar sonucunda bütünleşmiş bir duyusal sistem ile çocukların günlük yaşamını düzgün bir şekilde idare edebilmelerini sağlamaktır. Yapılan araştırmalara göre, aktif bir şekilde duyusal aktiviteler ile meşgul olan çocukların bilişsel gelişimi, dil gelişimi, kaba&ince motor gelişimi, sosyal becerileri ve problem çözme becerileri olumlu olarak etkilemektedir. Ayrıca çocukların hafızalarını da güçlendirdiği görülmüştür. Duyusal oyunlar kaygılı ve stresli çocukları sakinleştirmenin bir yolu olarak da düşünülmektedir. Tüm duyulara hitap eden öğrenmelerin daha kalıcı olduğu gözlenmiştir.
Sembolik Oyun / Taklit simgesel oyun: 2- 12 yaşlar arasını kapsayan bu dönemde çocuk, çevresinde yaşadığı olayları, kişileri, nesneleri ve hayvanları taklit etmeye başlar. Çocuk, oyunda model olmaksızın mutfak oyuncakları ile yalancıktan yemek yiyebilir, pişirebilir Bu olayları taklit ederken, onun olayları anlayışı, algılayışı farklılaşır, gelişir ve tamamlanabilir.
Kurallı Oyun: Somut işlemler aşamasından sonra ortaya çıkmaktadır. Çocuk oyunda artık daha mantıklı, daha sosyaldir ve zihninde gerçekler daha da kesinleşmiştir. Ayrıca hayal/imge dayalı oyunlar azalmış ve oyun belirli kurallara bağlanmıştır. Bu dönemde genellikle, kesin ve bazen de karmaşık kuralları olan oyunlar oynanır. Örneğin; saklambaç, sek sek oyunu veya organize spor oyunları gibi beceri oyunları ve satranç, dama gibi zeka oyunları bu dönemin en popüler oyunları arasındadır. Bu dönemin çocuk oyunları, beceri, zeka ve hepsinden de öte kural bilgisi gerektirmektedir. Bu oyunlara “yapısal oyunlar” da denilir ve oyunun temel kurallarını bilmeyen veya uymayan çocuklar ya cezalandırılır ya da bir daha oyuna kabul edilmezler.
Otizmli çocuklarda oyun gelişimi normal gelişim gösteren çocuklarla aynı sırayı izlemesine rağmen nicelik ve nitelik olarak tipik gelişim gösteren akranlarından farklılaşmaktadır.
Otizmli çocukların oyun davranışlarını inceleyen çalışmalar oyunun ilk aşaması olan işlevsel oyun - Duyu / Sensomotor oyunlar odak noktasını oluşturmuştur.
Otizmli çocuklar duyularını bütünleştirmede anlamlı sıkıntılar yaşamaktadır. Biz terapistlerin duyu bütünlüğünü sağlayıcı oyunları yapılandırmada sahip olduğu deneyim önem kazanmaktadır. Oyunun gelişimsel sırasını izleyebilmek ve dil ediniminde önemli rol oynayan sembolik oyun evresine geçebilmek ayrıca önem taşımaktadır. Çünkü otizmli çocuklar tüm oyun aşamalarında güçlük yaşamakla beraber en çok zorlandıkları aşama sembolik oyun aşaması olmaktadır.
Sembolik oyunda çocuklar, oyuncakların gerçeğin bir temsili olduğunu anlar. Böylece, gerçek dünya ve çevresiyle nasıl etkileşimde bulunacağını kavrar ve dil için gerekli olan yapıları oluşturur. Yapılan araştırmalarda, sembolik oyun seviyesi ile dil gelişimi arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir.
Sembolik Oyunda kendi içinde aşamaları vardır.
Çocuk oyuncakların işlevine göre oynanmasından ayrı olarak, nesneye bir işlev ve özellik atfederek o nesnenin sembolik olarak -mış gibi kullanılmasıdır .Dil öncesi zihinsel becerilerden biri olan sembolik oyunun sözel olmayan yapısı, otizm gibi dil kazanımının sınırlı olduğu durumlarda sembolleri anlama ve kullanma becerisinin değerlendirilmesinde de önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Sembolik oyun kendi içerisinde bazı hiyerarşik aşamalardan oluşmaktadır.
Oyun Aşamaları ve Yaş Aralığı
- Aşama 1: Sembol öncesi aşama 14 ay
- Aşama 2: Oto-sembolik aşama 14 ay
- Aşama 3: Tek aşamalı sembolik oyun16 ay
- Aşama 4: Birleştirilmiş sembolik oyun 18 ay
- Aşama 5: Planlanmış sembolik oyun 20-24 ay
McCune-Nicolich’ın sembolik oyun taksonomisi içerisinde ele aldığı ilk aşama olan sembol öncesi aşama aslında çocukların nesneleri işlevine uygun olarak (ör, boş bir bardağı alıp içer gibi yapmak) kullandıkları işlevsel oyun aşamasıdır. Gerçek anlamda bir sembolleştirmeden ancak oto-sembolik aşamada söz edebiliriz.Çünkü bu aşamada içme eylemini yapması için çocuğun boş bir bardağa ihtiyacı yoktur. Bardağa benzeyen bir nesneyle de “ içermiş” gibi yapabilmektedir. Ancak oto-sembolik aşamada çocuk –mış gibi eylemleri yalnızca, gündelik rutinini oluşturan yemek yemek, uyumak, tuvalete gitmek gibi eylemlerde ve sadece kendi bedeni ile ilişkili olarak yapmaktadır.
Oto-sembolik aşamadan sonra gelen tek aşamalı sembolik oyun aşamasında çocuklar bir önceki aşamada kendine ilişkin olarak gösterdiği şemaları artık oyuncak bebek ve diğer nesneler üzerinde gerçekleştirmektedirler (ör, oyuncak bebeğin saçlarını tarar). Ayrıca bu aşamada çocuklar diğerlerinin telefonla konuşma, okuma veya temizlik yapma gibi eylemlerini taklit ederek mevcut oyun repertuarını genişletirler. Bu aşamada çocuğun sembolleştirmesi gelişmesine rağmen sadece tek aşamalıdır.
Sembolik oyunun dördüncü aşaması olan birleştirilmiş sembolik oyun aşamasında çocukların oyun şemaları artık tek aşamalı olmaktan çıkıp, ardışıklık kazanmaktadır. Bu aşamada çocuklar “bardaktan su içermiş gibi yaptıktan sonra oyuncak bebeğe içmesi için bardağı uzatması” örneğinde olduğu gibi aynı eylemi farklı özneler üzerinde gerçekleştirmeleri dışında, “bebeğe su içirildikten sonra yatağa yatırılması” örneğinde olduğu gibi aynı özne üzerinde farklı eylemleri de peş peşe yapabilmektedirler.
İkinci yılın sonlarına doğru, çocuğun sembolik oyununda meydana gelen köklü bir değişim oyunların belirli nesneler tarafından ortaya çıkarılmak yerine performanstan önce zihinsel olarak oluşturulmasını sağlar.
Sembolik oyunun son aşaması olan planlanmış sembolik oyun aşamasında, çocuklar oyunlarını öncelikle zihinsel olarak kurgular ve tasarladıkları oyun planı içerisinde niyetlerini koordine ederler. Planlı oyunda çocuk “sopayı at olarak” kullanmak örneğinde olduğu gibi bir nesneyi diğerinin yerine koyar veya daha üst bir beceri olarak – mış gibi eylemleri başka bir kişi/nesne üzerinde gerçekleştirir ya da vücudunun belli kısımlarını olmayan bir nesne gibi kullanır (ör, parmağını diş fırçası gibi hareket ettirir). Kısacası çocuklar hiyerarşik olarak gelişen her bir sembolik oyun aşamasında oyun becerilerinin üstüne yeni beceriler ekleyerek ilerlemektedirler.
Yapılan araştırmalar otizmli çocuklarda sembolik oyun oynamaya yönelik bir kapasite olduğunu fakat bu kapasitenin geliştirilmesinde müdahalelere ihtiyaç olduğunu ön plana çıkarmıştır. Bu doğrultuda otizmli çocuklarda oyun becerilerine yönelik müdahaleler geliştirilmiştir.Otizmli çocukların sembolik oyun davranışlarını artırmaya veya geliştirmeye odaklı müdahale çalışmalarında hem sembolik oyun davranışlarında artış hemde sembolik oyunlarının çeşitliliğini, karmaşıklılığını, özgünlüğünü artırmada ve öğrenilen oyun becerilerini genellemede de etkili olduğu belirlenmiştir.
Sevgiler...